ÖCALAN’A VERİLEN SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDEN BENİ BIRAKMAZLAR
ÖCALAN’A VERİLEN SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDEN BENİ BIRAKMAZLAR
21 Ocak 2025’te Antalya’da yaptığı konuşma, Türk milletine karşı planlanan yeni ihanet sürecini deşifre ettiği an, Özdağ hakkında düğmeye basılan sürecin başlangıcıydı. "Bu millet yeniden bir açılım ihaneti yaşamayacak! Türk Milleti sahipsiz değildir!" sözleri, Türk halkına duyduğu bağlılığın en açık göstergesiydi. İşte bu sözler, siyasi hesapların odağında olanların korkularını tetikledi ve Özdağ, hukuksuz bir biçimde Silivri’ye gönderildi. Onun tek suçu, Türk milletine gerçeği haykırmaktı!
21 Ocak 2025’te Antalya’da yaptığı konuşma, Türk milletine karşı planlanan yeni ihanet sürecini deşifre ettiği an, Özdağ hakkında düğmeye basılan sürecin başlangıcıydı. "Bu millet yeniden bir açılım ihaneti yaşamayacak! Türk Milleti sahipsiz değildir!" sözleri, Türk halkına duyduğu bağlılığın en açık göstergesiydi. İşte bu sözler, siyasi hesapların odağında olanların korkularını tetikledi ve Özdağ, hukuksuz bir biçimde Silivri’ye gönderildi. Onun tek suçu, Türk milletine gerçeği haykırmaktı!
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, 21 Ocak 2025 tarihinde Antalya'da yaptığı bir konuşmanın ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi.
Tutukluluğu süresince Özdağ, çeşitli açıklamalar yaparak, tutuklanmasının asıl sebebinin, hükümetin PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile yürüttüğü "yeni paradigma" çerçevesindeki açılım sürecine karşı çıkması olduğunu belirtti. Cezaevinden gönderdiği bir mesajda, "Ben de şimdi Silivri’de Öcalan için rehin tutuluyorum. Benim Silivri’deki tutukluluğum, şehitlerimizin aziz anısına saygı duruşudur" ifadelerini kullandı.
Özdağ, tutukluluğu boyunca birçok ziyaretçi tarafından desteklendi. Gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi'nde Özdağ'ı ziyaret ederek, onunla güncel gelişmeleri değerlendirdi. Altaylı'nın aktardığına göre, Özdağ, "Anayasa değişikliğini kotarmadan ve Öcalan’a verilen sözleri yerine getirmeden beni bırakacaklarını zannetmiyorum" şeklinde konuştu.
Ayrıca, Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz de Özdağ'ı ziyaret ederek, tutuklanmasının siyasi sebeplerle olduğunu vurguladı ve "Haksız, hukuksuz bir şekilde başlayan gözaltı ve tutuklama dalgasına sesimizi çıkarmak tüm siyasilerin ortak sorumluluğu" dedi.
Özdağ, cezaevinden gönderdiği mektuplarda, tutuklanma sürecini ve yaşadığı hukuki süreci detaylarıyla paylaştı. Bir mektubunda, "Eski bir parlamenter, bir siyasi parti genel başkanı olarak anayasal ve yasal haklarım askıya alınarak tutuklandım. Bana muhalefete uygulanan düşman ceza hukuku uygulandı" ifadelerini kullandı.
Tutukluluğu boyunca, Özdağ'ın destekçileri ve partilileri cezaevi önünde nöbet tutarak ona destek verdi. Ancak, İstanbul Valiliği'nin talimatıyla bu nöbet çadırı söküldü. Bu durum, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı ve birçok kesim tarafından eleştirildi.
Özdağ'ın tutukluluğu, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve siyasi tutukluluk konularında tartışmaları yeniden alevlendirdi. Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, Özdağ'ın serbest bırakılması için çağrılarda bulundu. Özdağ'ın tutukluluğu, hükümetin yürüttüğü açılım süreci ve bu sürecin şeffaflığı konusunda da soru işaretlerine yol açtı.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tutukluluğu, Türkiye'de siyasi atmosferi etkileyen önemli bir olay olarak gündemdeki yerini korumaktadır.
SİLİVRİ’DE BİR REHİN: ÜMİT ÖZDAĞ’IN HAYKIRIŞI!
Silivri’nin soğuk duvarları, bir milletin iradesini susturmak için yükseldiğinde, o duvarlara çarpan ses, özgürlüğü haykıran bir liderin sesidir! Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, halkına duyduğu sorumluluk ve ülkesine olan sadakati nedeniyle bugün Silivri’de siyasi bir rehine olarak tutuluyor. Ama O, yılmadı, susmadı, geri adım atmadı!
BİR LİDERİN TUTUKLANIŞI, BİR MÜCADELENİN ATEŞLENİŞİDİR!
21 Ocak 2025’te Antalya’da yaptığı konuşma, Türk milletine karşı planlanan yeni ihanet sürecini deşifre ettiği an, Özdağ hakkında düğmeye basılan sürecin başlangıcıydı. "Bu millet yeniden bir açılım ihaneti yaşamayacak! Türk Milleti sahipsiz değildir!" sözleri, Türk halkına duyduğu bağlılığın en açık göstergesiydi. İşte bu sözler, siyasi hesapların odağında olanların korkularını tetikledi ve Özdağ, hukuksuz bir biçimde Silivri’ye gönderildi. Onun tek suçu, Türk milletine gerçeği haykırmaktı!
“ÖCALAN’A VERİLEN SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDEN BENİ BIRAKMAZLAR”
Özdağ, Silivri’den gönderdiği mektubunda gerçeği açıkça dile getirdi: "Ben de şimdi Silivri’de Öcalan için rehin tutuluyorum!" ifadeleriyle, perde arkasında yürütülen kirli pazarlıkları gözler önüne serdi. 2013’te olduğu gibi, Türkiye’ye yeniden bir açılım sürecini dayatmaya çalışanlara karşı en büyük engel O’ydu. Onu susturmak istediler, ama Özdağ Silivri’den de milletine seslenmeye devam etti!
MİLLETİMİN BAŞINI EĞMEYECEĞİM!
Cezaevine atılmasının ardından binlerce vatansever, cezaevi önünde nöbet tutarak ona destek verdi. Ancak hükümetin baskıları sadece Silivri duvarlarıyla sınırlı kalmadı. Destek nöbetleri polis zoruyla dağıtıldı, sosyal medya hesapları sansüre uğradı, ancak ne milletin sesi kısıldı ne de Özdağ’ın inancı sarsıldı. "Türk Milleti teslim alınamaz!" diyen Özdağ, cezaevinden yazdığı mektuplarda, boyun eğmeyeceğini haykırmaya devam etti.
HUKUKUN KATLİ, DEMOKRASİNİN ÇÖKÜŞÜ!
Bugün Özdağ’ın tutuklanması sadece onun değil, Türkiye’de hukukun, adaletin ve milli egemenliğin de bir esaretidir. Muhalefete düşman ceza hukukunun uygulandığı, gerçekleri konuşanların susturulmaya çalışıldığı bu günlerde, Özdağ’ın esareti, aslında Türk milletine karşı kurulan büyük bir kumpasın en net göstergesidir!
Ancak bu kumpas, Türk milletinin vicdanında hükümsüzdür. "Ben buradayım, yılmıyorum, teslim olmuyorum!" diyen Özdağ, Silivri’den bile bir milletin umudunu diri tutmaya devam ediyor. Onu tutsak edenler unutmasın: Adalet eninde sonunda yerini bulur, Türk Milleti hiçbir ihaneti unutmaz ve asla affetmez!
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.