“Güvenilir insan olmak” konusu, sosyoloji disiplini içinde bireyin toplumsal ilişkilerdeki rolü, ahlaki sorumluluğu ve sosyal düzenin sürekliliği açısından oldukça önemli bir kavramdır.
1. Emile Durkheim (1858–1917) – Toplumsal Dayanışma ve Ahlaki Düzen Durkheim’e göre toplumun işleyebilmesi için bireylerin birbirine güven duyması şarttır. O, güvenilirliği bir tür "ahlaki bütünlük" olarak görür ve şöyle der:
“Toplumsal düzenin devamı, bireylerin kolektif vicdana bağlı kalmalarıyla mümkündür.” Durkheim’in “organik dayanışma” kavramı, modern toplumlarda güvenilir bireylerin uzmanlaşmış rollerini yerine getirmeleri ve başkalarının da bunu yapacağına güvenmeleri gerektiğini savunur.
2. Max Weber (1864–1920) – Rasyonalite ve Etik Weber, modern toplumda “ahlaki sorumluluk” ve “protestan çalışma ahlakı” gibi kavramlarla güvenilirlik meselesini ilişkilendirir. Ona göre güvenilir birey, amaçlarına ulaşırken araçsal rasyonalite ile değil, değer-rasyonel (wert-rational) bir etik anlayışla hareket etmelidir:
“Sorumluluk etiği, niyetin ötesinde sonuçlara karşı da ahlaki bir duyarlılık taşır.” Bu bakış açısına göre güvenilir olmak, yalnızca doğruyu söylemek değil, davranışlarının toplumsal sonuçlarını da üstlenebilmektir.
3. Niklas Luhmann (1927–1998) – Sistem Teorisi ve Güven Luhmann'a göre modern toplum karmaşık sistemlerden oluşur ve bu sistemlerde işleyişi mümkün kılan şey, güvendir. Güvenilir insan, belirsizlik içinde sistemin işlemesini sağlayan temel aktördür:
“Güven, sosyal sistemlerin karmaşıklığına karşı bir azaltma mekanizmasıdır.” Bireyin güvenilirliği, toplumsal sistemlerin devamlılığı için hayati bir rol oynar.
4. Anthony Giddens (1938–) – Geç Modernite ve Soyut Sistemlere Güven Giddens, günümüz toplumlarını “geç modern toplum” olarak adlandırır ve bireylerin artık daha çok soyut sistemlere (banka, hukuk, teknoloji vs.) güvenmek zorunda olduğunu belirtir. Ancak bu soyut sistemlerin sürdürülebilmesi, bireylerin güvenilir davranışlarına da bağlıdır:
“Küreselleşmiş dünyada kişisel güven, sistem güvenini tamamlayan bir temel taş haline gelmiştir.”
5. Zygmunt Bauman (1925–2017) – Akışkan Modernite ve Güvensizlik Bauman’a göre modern toplumda ilişkiler geçici, bağlar zayıf, sadakat kısa ömürlüdür. Bu yüzden güvenilir birey, bir istisna ve direnç noktasıdır:
“Güvenilir olmak, güven eksikliğinin hüküm sürdüğü bir çağda etik bir duruş sergilemektir.”
Sosyolojiye göre güvenilir insan olmak, yalnızca bireysel bir erdem değil; toplumsal sistemin işleyişini mümkün kılan bir kolektif sorumluluk biçimidir. Güvenilir birey; toplumun sürekliliği, iş bölümü, sosyal ilişkilerin istikrarı ve etik değerlerin aktarımı açısından vazgeçilmezdir.